Aslında bilmediklerimiz


bilim_tek

Başlığa bakıldığında akla ilk gelen gazetelerin foto-galeri kısımlarına trafik sağlamak için uydurulan ve içinde bilmediklerimiz adı altında öğrenme ihticamız olmayan bilgiler olabilir. Tabi ki ondan bahsetmeyeceğiz ama o trafiğin kökeni de burda çözümlenecek.( çok mu iddialı oldu?

Hepimizin tahmin edebileceği üzere insan beyni kolaycılığı ve yuvarlamayı sever. Alınan bilgiler ,alındığı zamanla kalırsa yada hayatın devamında kullanılmazsa beyinde sadece alınmış olduğu bilgisi kalır. Bildiğimizi zannettiğimiz ama aslında bilmediğimiz bilgi kayıtları sayesinde “sadece öğrenmeye çalıştığımız bilgilerin isim listesi” çöplüğüne döner beyin.

Bunu basit bir unutkanlık olarak açıklama yoluna başvurabiliriz ama bence doğada unutmak diye bir şey yoktur. Unutmak sadece beynin gereksiz yüklerinden kurtulmasıdır. Burda genel olarak üzerinde duracağımız iki yargı var: gereksiz bilgi yükü ve ara yolları aşmadan sonuca gitmek…

Bu konu her alanda geçerlidir. Bilimsel gelişme bu kadar hızlı iken bizimde bunu baz alarak aşırı bir özgüven aldatmacasına kapılmamız da böyle bir sorunun sonucu. Hergün onlarca teknolojik makineye müşteri oluşumuz, onları alabilecek ihtimallere ulaşmamız bizi onları yaratabileceğimiz yanılgısına götürür. Oysa onların bir devresinin yanından bile geçemeyeceğimizi anlamak için çok düşünmeye gerek yok. Beynin kolaycı yaklaşımını burda tüm çıplaklığıyla farkederiz. Birkaç başlangıç bilgisi, birkaç bitiş bilgisini yanyana getirip hemen bir ortalama alıp sonuca ulaşıyoruz.

Bu kolaycı anlayış neredeyse bütün bilim dalları için geçerli. Bilimde, gelişimin hızı için bazı ayrıntıların gözardı edilmesi veya yuvarlanması gereklidir. Ancak bunu bireylerin yapması tehlikelidir,çünkü bilim bunu deneysel verinin şeffaflığı için kullanırken birey bunu bir sonuç olarak kabul etme eğilimindedir. Mesela evrim teorisi için mantık uygunsa ve birkaç da bilim insanı bu konuyu kabul etmişse hemen bir yuvarlamayla onu kabullenebiliyoruz. Sırf bu kabul yüzünden bile kitlesel gelişimle doğru orantılı olan evrim sekteye uğrıyor . Yine aynı şekilde matematiğin temel kavramları olan sayı,nokta gibi kavramlar bile daha tam bir tanıma ulaşamamışken, birkaç binada işe yarıyor diye matematiği hayatın merkezine koyabiliyoruz. Evrenle tek uyumlu oranların(altın oran,pi sayısı vb.) günümüz matematiği için tam birer kaos olmasından bahsetmiyorum bile.(bahsetmediğim şey ana konudan daha iddialı.

Kolaycı beyin yapımız geçmişte birçok konuda bize yardım etmiş olabilir. Onun yalanları sayesinde altından kalkamayacağımız yükleri kaldırmış gibi görünerek ilerlemiş olabiliriz ancak günümüzde başa beladır. Sirf bütündünya kabul ediyor diye birçok şeyi sorgulamadan kabullenmek gibi çok eleştirilen sürü psikolojisi bile bu beyin yapısının bir sonucu. Yani aslında bu bizin doğamız. Burda bu yapıdan kurtulmaktan bahsetmiyorum, onu bilerek yola devam edersek daha radikal atılımlar yapar ve bilimi dar bir çevrenin tekelinden kurtarırız. Ayrıca yaşamın anlatıldığı gibi sadece öğrenmek değil keşfetmk de olduğunu görmemiz lazım.Burdan eğitim sistemine de gönderdim gibi .. Bir sonraki aşamada keşfetmenin tarifsiz zevki zaten bizi yeni fikirlere sürükleyecektir.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.